24 Ekim 2010
Armağan Başlı
Faruk Ildız
Fikret Uçar
Sabah 8:30 da Batıkent’ten haraket eden ekip Tandır mevkiine doğru yola koyuldu. Yol boyunca sararan yapraklar ve kızıllaşan meşelerin tadını çıkardıktan sonra Faruk ağabeyin araçını uygun bir yere çekerek yürüyüşümüze başladık. Yolda bir süre yürüdükten sonra maden çıkışının kamyonları biraz tadımızı kaçırmıştı ki biz de hemen orman içine girerek kendimizi kurtardık.
Renkler bir sonbahar senfonisi girişi gibiydi. Yavaş yavaş yükselen sarı ve kızıl renklerin tonları doğaya ve ortamın müziğine hakim olmaya başlamıştı. Yol boyunca gördüğmüz devasa mantarların dokularını inceledik, merakla bu güzel yapıyı fotoğrafladık. Sohbet ve doğanın tadını çıkardıktan sonra ilk mola noktamızda Faruk Ağabeyin filtre kahvesinin tadına vardık. Termosdan boşalttığımız kahvenin sıcak lezzeti doğanın kokusuyla karıştı. İçinde olduğumuz çevre ve benliğimize bir kez daha şükran duyduk. ynı yoldan geri dönerek tempolu bir yürüyüşle araçımıza vardığımızda bir sonraki turun planı kafamızı meşgul etmeye başlamıştı ile…